Son Uyarı!

Biyolojikçeşitlilik Sözleşmesi Sekreteryası “Küresel Biyolojikçeşitliliğe Bakış – 3” raporunu yayımladı. Ben de bu rapordan bir özeti sizlere sunuyorum. Rapor tam bir son uyarı niteliğinde.

Dünya hükümetleri 2002 yılında şöyle bir karar aldılar: 2010 yılına kadar biyolojikçeşitliliğin yok oluş oranlarında ciddi bir azalma sağlayacağız: hem küresel, hem bölgesel hem de ulusal seviyede. Bu kararla birlikte yoksulluğun önlenmesi ve dünyadaki tüm yaşamın faydalanması amaçlandı. 2010 yılındayız. Başarılı olunamadı.

Rapora göre çift yaşamlılar (kurbağalar, semenderler) ve mercan resiflerine bağımlı canlılar en büyük tehditle karşı karşıya olan türler. Ayrıca bitki türlerinin yaklaşık dörtte biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Omurgalı hayvanların toplam sayısı son otuz yılda yaklaşık olarak üçte bir azalmış durumda. Bu yok oluş hızlanarak artıyor. Özellikle de tropik ormanlar ve tatlısu ekosistemlerine bağımlı türler en çok etkilenenler.

Doğal yaşam alanları da hala yok olmaya devam ediyor. En büyük tehdit altında olanlar tropik ormanlar, tatlısu sulakalanları, deniz buzlarının oluşturduğu yaşam alanları, tuzcul bataklıklar ve mercan resifleri.

Ekosistemlerin parçalanması ve bozulması da ayrıca ekosistem servislerinin (insanların da faydalandığı üretim süreçleri; orman ürünleri, balık stokları, hayvancılık vb.) zayıflamasına ve biyolojikçeşitliliğin yok olmasına neden olmakta. Orman ve nehir ekosistemleri yok olanların başında geliyor.

Doğayı yok eden 5 temel neden 2010 yılına gelindiğinde ya aynı etkide seyrediyor ya da negatif etkisini daha da artıyor. Bu tehditler şöyle: Yaşam alanlarının yok olması, doğadan aşırı toplama (balıkçılık, otlatma vb.), kirlilik, yayılımcı yabancı türler ve küresel iklim değişikliği.

Tüm bunların en altında yatan sebep ise şu: İnsanlığın küresel ayak izi dünyanın biyolojik kapasitesinin çok üzerinde.

Biyolojikçeşitliliğin yok olması süreci iki açıdan çok önemli. İlki tüm canlıların bu dünya üzerinde var olma haklarının ihlal edilmesi. Evet, biz insanları şu andaki yaşam şekillerimizle diğer canlıların yaşam alanlarını doğrudan ya da dolaylı olarak yok ediyoruz. İkincisi ise çeşitliliğin insan açısından önemi. Sadece bu canlılar dünya üzerinden silinmiyorlar biz insanların yaşaması için kilit öneme sahip gıda, su, iklim ve sağlık gibi konularda da işleyen sistemin temel yapı taşları durumundalar. İster birini ister diğerini isterseniz her ikisini kendinize dert edinin. Her anlamda ciddi bir kötüye gidiş var.

2010 hedefi etrafında toplanan dünya hükümetleri bazı başarıları da imza attılar. Koruma alanların küresel ölçekte arttı. Bu önlemler olmasaydı 30’un üzerinde kuş türü yok olacaktı. Aynı şekilde istilacı türlere yönelik bazı başarılar elde edildi. Yağmur ormanlarının yok oluş hızı yavaşladı (dikkat edelim yok oluş durmadı sadece yavaşladı).

Sonuç olarak biyolojikçeşitliliğin yok oluşu devam etti ve 2010 hedefi tutmadı. Bunun başlıca nedeni hükümetler tarafından belirlenen bu önceliklerin strateji ve politikalara yansıtılamamış olması.

Eğer bu gidişe dur denilemezse biyolojikçeşitliliğin dramatik şekilde yok olması bekleniyor. Bununla birlikte ekosistem servislerinin çöküşünün önce yoksul insanları ardından da tüm toplumları etkilemesi bekleniyor. Örnekler şöyle:

Amazon ormanlarının %17’si yok olmuş durumda. Bu oranın 20-30% üzerine çıkması halinde bölgesel olarak yağışlarda azalma, daha sık yangınlar, tarımsal ürünlerde ciddi düşüşler görülecek ve küresel anlamda karbon yakalama oranları azalacak ki bu da küresel iklim değişikliğini olumsuz yönde etkileyecek.

Tarımda kullanılan ve kanalizasyon atıklarından gelen fosfat ve nitratlar sulakalanları daha da çok etkileyecek. Alg oranlarının artmasıyla bu göllerdeki balık yaşamı yok olacak. Bu da en çok o bölgelerde yaşayan insanlar için gıda güvenliği sorunları oluşturacak.

Denizlerdeki ısınma ve asitlenme mercan resiflerini daha da fazla etkileyecek. Mercan temelli yaşamın çökmesi bu bölgelerde yaşayan insanlar için de ciddi bir gıda güvenliği krizini başlatacak.

Yapılması gerekenler şöyle sıralanıyor raporda:

Biyolojikçeşitliliğin faydaları ve kaybının getireceği zararlar ekonomik sistem ve pazar içerisine entegre edilmeli.

Doğayı yok eden 5 nedeni ortadan kaldırmak için doğrudan çalışılmalı.

Türleri, yaşam alanlarını ve ekosistemleri korumaya yönerlik doğrudan etkinlikler artarak devam etmeli. Ekosistem servislerinin devamlılığını sağlayabilmek için karasal sistemler, sulakalanlar ve denizsel alanlar acil olarak restore edilmeli  (eski haline getirilmeli).

Ekonomik sistemler başta olmak üzere biyolojikçeşitlilik tüm sektörlere entegre edilmeli.

Çeşitliliğin bu yok oluşu toplumdan ayrı bir konu olarak ele alınmamalı. Konuya veirlen önemli tüm toplumsal seviyelerde artırılmalı.

Bu yıl ekim ayında Japonya’da dünya liderleri “Biyolojikçeşitlilik Sözleşmesinin Taraflar Konferansında” buluşacaklar. Orada hem geçmiş dönemdeki başarısızlık değerlendirilecek hem de gelecek 10 yılın planı yapılacak. Yapılacak planlarla iş bitmiyor. Ardından hükümetlerin bu kararlara inanmaları gerekecek. Yoksa göstermelik koruma çalışmalarıyla bu hedeflerin tutturulamayacağı açık. 2010 hedefleri tutmadı. 2020 hedefleri artık çok daha iddaalı olmalı. 2010 hedeflerini gerçekleştirmeyi başaramayan hükemetlerin zihninde ne değişecek de 2020 hedefleri daha çok öncelik olacak. Size soruyorum! Bir yanıtınız var mı?

Raporun tamamına ulaşmak için:

http://gbo3.cbd.int/

Ankara, Haziran 2010

1 thoughts on “Son Uyarı!

  1. Geri bildirim: Ekosistem Hizmetleri Nedir? « dogakorumamerkezi

Yorum bırakın