Kurtlar, Parslar, Kaplanlar ve Diğerleri

Eski bir yazımı paylaşmak isterim sizlerle! Evet, böyle hisseden biriyim ben! Tam da böyle.

Bir Anadolu düşünün tüm kaynaklarını insanlar, kurtlar, parslar, kuşlar ve tüm canlılar ortaklaşa paylaşsınlar. Kimi yıllar bir tanesinin sayısı biraz artmaya görsün hemen kaynaklar azalır ve bu kıtlıktan o canlının nüfusu birkaç yıla kalmadan tekrar dengeye gelir. Biyoloji ve ekolojiyle haşır neşir olanlarımız bu popülasyon dengelerini hemen hatırlayacaklardır. Tüm canlıların sayıları grafiklerde artar ve onu takip eden yılarda tekrar azalır. Tüm canlılar aynı kaynakları kullanır ve bundan dolayı “denge” vardır.

Bir Anadolu düşünün bu dengenin insan yönünde bozulduğu toprakları düşünün. Bu canlılardan biri olan insanın sayısının on binlerden yetmiş milyona geldiği ve dengenin kalmadığı bir Anadolu. Sayı artar ve kaynaklar insanın hizmetine kayar. Peki dengeye ne oldu?

Elbette insan arttıkça diğerlerinin nüfus grafiği hep aşağı indi. Demek ki bu insanın ve Anadolunun kaderinde varmış. Buraya kadar bazı şeyler kabul edilebilir, ama her şey değil.

Daha geçtiğimiz haftalarda haberlerde bir çok başlık vardı diğer ortaklarımızla ilgili: İstanbul Büyükçekmeceye kurtlar inmiş, insan hayatını tehlikeye atmakta. Eline silahı alan türdaşlarımız bu büyük! tehlikeye karşı sürek avında. Bir insan gördüğünde ya da tüfek sesi duyduğunda korkudan arkasına bile bakmadan kilometrelerce koşan kurt tehlikesine karşı. Onların Anadoludaki haklarını aldığımız tehlikeli kurtlar. Bir zamanlar Anadoludaki sayılarımızın aynı olduğu denge içinde yaşadığımız kurtlar. Günümüzde bu koca ülkede sadece azami 7000 kurt kaldı. Yetmiş milyon insan, yedi bin kurt. Her on bin kişiye bir kurt düşüyor. Kurtların beslendiği neredeyse hiçbir canlı kalmamış ülkemiz topraklarında. Hepsini tüketmişiz. Durumları acınacak halde ve çaresizlikten bizim! koyunlarımıza, keçilerimize saldırmakta bu utanmaz hayvanlar. Neden? Açlarmış! Yaşamaları gerekiyormuş. Gitsinler başka bir şey yesinler. Benim koyunlarıma, tavuklarıma dokunmasınlar. Hiç kendinizi Anadoluda yaşayan bir kurt yerine koydunuz mu?

Peki bu durumda olan sadece kurtlar mı? Cevabı biliyorsunuz. Bir zamanlar Anadolunun ev sahiplerinden, bizim ortaklarımızdan olan adı üzerinde Anadolu parsı (leopar) artık bir elin parmaklarını geçemeyecek sayılarda. Mantolu Hasan adını hiç duydunuz mu bilmem. 60’lı yıllarda Ege Bölgesinde onlarca parsı tek başına öldürerek Anadolu halkına ve Anadoluya büyük yarar sağlamış. Peki ya Kaplan? Bir zamanlar Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerimizin ev sahiplerinden Kaplan. Hala yaşıyorlar mı? Belki. Ya bir ya da iki tane. Bizim kaynaklarımız sınırlı, siz en iyisi İran’da yaşayın. İranlıların tahammülü bizden daha fazladır hem. Hep Afrika belgesellerinden tanıdığımız dünyanın en hızlı canlılarından çitalar bile orada hala yaşayabilmekteler.

Hiçbir Avrupalıyla konuştunuz mu Anadolu doğası hakkında. Bir çok konuda olduğu gibi doğamız konusunda da ülkemize hayranlar. Bizdeki güzellikler onlarda yok. Ama ülkemize gelip doğa gözleminde bulunan Avrupalıların gerçeği anlamaları çok da zaman almıyor aslında. Yakın bir iki Avrupalı arkadaşım sormuştu: Bahtiyar, sizin ülkenizde neden bu kadar az yırtıcı kuş var? İtalya’da kurtlar yetmişli yıllarda yok olmuşlar. Bütün ülke el ele vermiş ve yirmi yıllık çok zor bir kampanya ve çalışmadan sonra kurtlar ülkeye geri dönmüş. Bütün ülke çok büyük bir zafer kazanmış, birkaç kurt ülkeye döndü diye. Kurtlara duyulan saygı ve sevgi oldukça fazla İtalya’da. Her evde bir kurt sembolü, posterler, kitaplar.

Peki hiç bir Kuzey Avrupa ülkesinde mayıs haziran aylarında gezeniniz oldu mu? Şehirlerarası yolların kenarlarında, tarım alanlarında, bahçelerde yuva yapan kuğular, kazlar ve ördekler oldukça normal manzaralar. Avrupa halkı bu kuşlarla beraber yaşamaktan, onlara ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyor. Çılgınlar gibi hem de. Peki bizim ülkemizde herkesin ortasında yol kenarında üreyen bir kuğu gördünüz mü? Benim bildiğim son üreyen kuğu Samsun Kızılırmak Deltasında vuruldu.

Tabi ki bu hikaye içinde verilebilecek örneklerin sonu yok. Eski ortaklarımızın durumu hüzün ve acı dolu. Kendinizi onların yerine koyun ve insana bir bakın. Beni en çok acıtan ise birçok ülkelerde bu kadar saygı gösterilen bu hayvanlara neden tahammülümüzün olmadığı. Bizim sevgimiz, saygımız nerede? Bizim inançlarımız, öğretilerimiz nerede? Bu gerçeği kabullenmek istemiyorum. Ya siz?

Ağustos, 2008

1 thoughts on “Kurtlar, Parslar, Kaplanlar ve Diğerleri

Yorum bırakın