ODTÜ Neden Farklıdır?

 

Hocam, ODTÜ başkadır!


Günlerden pazar. ODTÜ Kültür Kongre Merkezi ile tenis kortlarının arasındaki çimlerdeyiz. Çok da küçük olmayan bu yeşil alanda bir kaç öğrenci mezunların arasında kendilerine yer bulabilmiş. Sanırım bu öğrenciler genelde etraflarında çocuk görmekten mutlu olan çiftler. Evet, ortalık mezun ve çocuk kaynıyor. Sanki biletle giriliyor da çocuğu olmayan alınmıyor. Emekleyen bebekler, yeni adım atan veletler ve babalarıyla yeni tarz oyunlar oynayan çocuklar. Ortalık bir oyuncak alanı, hangi oyuncak kimin belli değil. Anneler babalar sanki yıllardır birbirlerini tanıyormuşcasına çocukları hakkında konuşuyorlar. Ankarada böyle bir atmosfer başka bir yerde var mıdır? Zannetmiyorum. Zaten ebeveynlerin eminim bir kısmı da sohbetlerinin bir kısmında benzeri cümleleri kuruyorlar. Okul biteli yıllar olmuş ama ODTÜ mezunları okullarından kopamıyorlar.

Peki bu insanların burada ne işi var. Neden dönüp dolaşıp üniversitelerine geri dönüyorlar. Çünkü…. Çünkü ODTÜ bu insanlara çok şey kattı. Ankara gibi kısırdöngü bir ortamda ODTÜ bu insanlara büyük fark yarattı. Bu insanlar ODTÜ’lü.

Hiç 5-6 ODTÜ mezunun arasında kaldınız mı?  Hiç şansınız yok konu elbet dönecek dolaşacak ODTÜ’ye gelecektir. ODTÜ’nün ne kadar farklı olduğu, hocaların ne kadar sıradışı olduğu, öğrencilerin ne kadar serbest olduğu ve tabi ki okulda kaç adet öğrenci topluluğu olduğu. Ha bir de doğacılar ODTÜ’nün kuşlarını, bitkilerini anlata anlata bitiremezler. Çok da iyi yaparlar.

Kısacası iki ODTÜ’lü mezun okulları hakkında konuşurken gözlerinin içi güler, heyecan artar. Neden mi? Gelin ODTÜ’lüleri anlamaya çalışalım.

ODTÜ’de kimse kimseye karışmaz!

Evet yanlış duymadınız. ODTÜ’de saçınız uzun, kulağınız küpeli dolaşırsınız. Hatta bu durumların ülke çapında büyük sorun olduğu 80’li 90’lı yıllarda dahi. ODTÜ’lü çiftler el ele, sarmaş dolaşırlar. Kimse dönüp bakmaz bile. Çimlerde kantinlerde öpüşürler. ODTÜ’de yurt müdürleri, derslere giren hocalar ve diğerleri öğrencilere karışmaz (İstisna müdürler olmuştur elbet.). Herkes mutludur, şaşkındır. Bu nasıl bir dünyadır. Burası özgürdür.

ODTÜ’de herkes “Hocam” statüsündedir

1994 yılı ve okulda daha ilk günlerim. İlk gecemi Ulus’ta pavyon üstü bir otelde geçiriyorum. Ve orada daha ne kadar kalacağımı bilmiyorum. Bütün gece uyumamışım. Sabah ODTÜ’ye gidiyorum erkenden. Yurtta kalma hakkım olacak mı bilmiyorum daha. Acaba o otelde daha kaç hafta kalacağım. Kendimi hemen yurt müdürlüğüne atıyorum. Suratımdaki yabancılığı gören müdürlük memurları sen gel bakalım diyorlar. Nerede kaldığımı öğrenince birbirlerine bakıyorlar. Hemen aralarından bir tanesi “hemen minibüse atla çantalarını al gel bakalım. Seni bu gece burada yatıralım.” Nasıl gittiğimi bilmiyorum. Sanki beş dakikada gidip geri geliyorum Ulus’a. 1. Yurtta kalacağım. Merdivenlerden inerken 112 numaralı odayı soruyorum bir öğrenciye. “Hocam şuradan” diyor. Hocam kelimesinin garipliğiyle bakıyorum öğrenciye. “Hocam yenisiniz galiba. Bizim burada herkes hocamdır”. İşte böyle tanışıyorum hocam kelimesiyle. ODTÜ’de Rektörden akademisyenlere, öğrencilerden hizmetlilere herkes hocamdır. Ortak bir cemaatin eşit üyeleridir. ODTÜ’den yayılmış hocam kelimesi tüm Ankarayı kaplamıştır. Gurur duyulası bir olgudur.

ODTÜ’de Dersler Öğrenciyi Geliştirir

Bu bölüm altında da iki hikaye anlatmam gerekiyor. Daha hazırlık sınıfındayız. Bölümle tanışma turlarının başlayacağını öğreniyoruz. Her cuma sabahı bir iki saat bölüme gideceğiz ki yavaştan alışalım. Daha ilk buluşmamız. Bir matematik hocası şöyle diyor: “Hoşgeldiniz arkadaşlar. İyi ki matematik bölümünü seçtiniz. İleride minibüs şoförü dahi olsanız ODTÜ Matematik okumanızı öneririm. Çünkü biz burada size sadece matematik öğretmeyeceğiz. Herhangi bir konuyu nasıl ele alacağınızı, herhangi bir problemi nasıl çözeceğinizi öğreteceğiz.” Buz sözler hiç aklımdan gitmedi. Bu sözler çok doğruydu.

Durun, bir hikaye daha. Okuldaki ikinci ya da üçüncü yılım. Geometri dersini almışım tüm uyarılara rağmen. Uyarılar dersin hocası yönünde: Aman Hocam, Cem Tezer’den ders alınmaz bir daha düşün. Düşünüyorum ve alıyorum. Dersleri işliyoruz. Kendi tarzı olan sıradışı bir adam Cem Tezer. İlk sınavımıza giriyoruz. Sonuçlar rezalet. Cem Tezer de sonuçları açıklarken tam da bu kelimeyi söylüyor suratımıza: Rezalet. Sonra diyor ki “Bu iş böyle olmaz. Bu ders bitmiştir.” Sonra dönüyor dolaşıyor sınıfın içinde, “bu iş böyle olmaz” seslerini duyuyoruz dudaklarının arasında. Aklına bir fikir geliyor ve gözleri parlıyor Tezer’in. Sınav notlarının olduğu kağıdı eline alıyor ve tüm öğrencileri ikili gruplara ayırıyor. Herkese de bir randevu veriyor. Haftaiçi yanına gidiyoruz partnerimle. Odasına titreyerek giriyoruz. Bize bakıyor ve bir matematikçinin adını veriyor. Bir hafta içinde bu adam hakkında maksimum 2 sayfalık bir ödev hazırlayın gelin diyor. Haftaya yanına gidiyoruz ve hızlıca bakıyor ödevimize. Adamaın yaptığı çalışmalardan birinin altını çiziyor ve bu çalışma hakkında iki sayfa ödev getirin diyor. Ve bu haftalarca devam ediyor. Ve biz bir dönem boyunca bir matematik konusu nasıl çalışılır, nasıl ele alınır öğreniyoruz. Sezon sonunda kendimle gurur duyuyorum. İlk kez matematik çalıştığımın farkına varıyorum. Cem Tezer benim için bir idol oluyor. İşte ODTÜ’nün farkı. ODTÜ Cem Tezer’leriyle ODTÜ’dür.

Sadece bu değil. Matematik bölümünde okurken felsefeden, Biyolojiden, Jeolojiden ve Sosyolojiden birçok ders alabildim. Hatta bu dersleri almamda matematik bölümündeki danışmanım yol gösterdi. Benim vizyonumu dinledi, doğacı olacağımı kabul etti, destekledi, düşündü, her dönem başında açılan farklı bölüm derslerinden bana öneriler getirdi. Daha ne olsun…

Kampüs Ortamı

ODTÜ hakkında yazacağım son cümleler de kampüsün özellikleri hakkında. Tabi kendi hikayemle. İlk olarak kayda geliyoruz dayımla. Dayım bana biraz kızgın saçlarım uzun diye. Kızılaydan minibüse biniyoruz. Daha minibüste uzun saçlılar, küperli erkekler. Dayım bana bakıyor, Bahtiyar tam sana göre yeri bulmuşsun.

ODTÜ tanıtım günleri. Daha yeni kazandığımı öğrenmişim. Yazın sonuna doğru hayatımda ilk kez kendim evden ayrılıp şehirlerarası yolculuk yapıyorum. ODTÜ’ye adımımı atıyorum. Daha açılışa vakit var. Kendim geziyorum kampüste. Stadyumun oradayım. Bir üniversitede stad var, çim var ve tribünler var. Hem de sahayı herkes kullanıyor, koşanlar, uçurtma uçuranlar. Rüya gibi. Sonra bir “spor salonu” tabelası görüyorum. Lise bahçelerinde basket oynama delisi biri olarak giriyorum salona. Tribünlere çıkıyorum. Basket oynayanları izliyorum ve aklımda bir çok soru. Çıkarken bir oyuncuya soruyorum, burası ODTÜ basket takımının salonu mu? Yok hocam, hepimiz oynuyoruz burada. Rüyadayım.

Sonra yurt hayatıyla tanışıyorum. Her yurdun önünde çimler. Çimlerde öğrenciler gitar çalıyor, king oynuyor. Muhabbet inanılmaz. Koşanlar, spor yapanlar ve daha neler. Her yurdun kantini var. Kız erkek karışık, muhabbet inanılmaz. Yurtlarda yaklaşık 4-5 bin öğrenci kalıyor. Bağımsız bir şehir. ODTÜ’de akşam olsun istiyorsunuz, kendinizi o büyülü sokaklara atmak istiyorsunuz. Rüyadayım.

Sonra kuş gözlemle tanışıyorum. Yalıncağa gidiyoruz deniyor. Orası da neresi. ODTÜ kampüsünün içinde eski bir yerleşke. İlk ODTÜ’lülerin ağaçlandırdığı büyük bir arazi var. Koşanlar, piknik yapanlar, doğa gözlemcileri, kuşçular. Herkes o dev arazide. Gez gez bitmiyor. Yıllarca geziyorum o arazide. Her köşesinde farklı bir anı. Kurtarılmış bir bölge.

Ve dahası var elbet. ODTÜ’de her gün bir etkinlik var. Sineması var, konserleri var, şenlikleri var. Kısacası ODTÜ kampüsü farklı, özel, güzel.

İşte kısaca anlatmaya çalıştım ODTÜ’yü ODTÜ yapan özellikleri kendi bakış açıma göre. Aslında daha söylenecek, anlatacak çok şey var. Ama ben yazıyı burada bitireyim. Kendi sözümü bırakayım başkaları konuşssun. Bu yazıyı hazırlarken bir kaç öğrenci ve mezuna da şu soruyu yönelttim: ODTÜ neden farklıdır. Bakın ne tür yanıtlar gelmiş. Yorumsuz!

– ODTÜ Özgürdür.

– Sonuna kadar kendini özgür hissedebildiğim tek yer.

– İnsanı zenginleştiren aktif öğrenci toplulukları ve güzel kampüs ortamı.

– Kampüsünün özgünlüğü ve yeşilliği nedeniyle öğrenci özel bir üniversitede olduğunu hisseder.

– Öğretim üyesi kalitesi ve uluslararası iletişimi son derece kuvvetlidir. bu yüzden “international” havayı soluyabilirsin. herhangi bir alanda en güncel bilgilerin ve gelişmelerin takip edildiğini bilirsin. yani öğrenmek ve gelişmek için en iyi ellerdesindir.

– ODTÜ sistemi (öğrenci kayıt, ders seçme, geçme-kalma durumu takibi vs) seni birey olmaya zorlar. burada derslerinin gidişatından sen sorumlusundur. bu da insanı erişkin hissetmeye davet eder. ve farketmeden büyürsün. bence bu yüzden iş hayatında ODTÜlüler ODTÜlülerle aynı dili konuşur ve anlaşır. ortalama olarak bir sorumluluk hissimiz vardır bizim.

– Panolarda her zaman bir etkinlik ilanı vardır. seni sosyalleşmeye davet eder. içinde bulunduğun kampüsün yaşadığını, canlılığını hissedersin.

– Kampüsün büyüklüğü ve birçok değişik branşın aynı mekanları paylaşması nedeniyle YANİ kozmopolit yapısıyla gün içinde ve üniversite hayatın boyunca çok değişik insanlarla tanışma fırsatın olur. başka başka insanlar deneyimler ve bunu kimliğini oluştururken bilmeden hazmedersin. kendinden farklı insanların varlığı olağanlaşır ve daha toleranslı-ufku geniş bir insan olursun.

– Hayat sadece bu ülkeden ibaret değil. T.C. vatandaşı olmayan öğrenci ve öğretim üyeleri ile bu kafana kazılır

– Soluduğun hava, kullandığın kütüphane özeldir. buraya sınavda belli seviyede başarı göstermiş kişiler gelebilmiştir. bu anlamda gelebilen herkes biraz özeldir. sen de özelsindir.

– Öğrenci toplulukları canlıdır ve faaldir. bu yuvalar mezun olduktan sonra gireceğin iş dünyasına seni hazırlar. gününü dersler ve etkinlikler olarak ayırmayı öğrenen kişi mezun olduktan sonra da iş ve özel hayatını ayırmayı daha iyi bilir.

– Bir kere bir yandan tüm Türkiyenin çeşitliliğini yansıtır, bir yandan da başka yerlere kıyasla insanların birbirlerine karşı saygı ve tahammülleri daha yüksektir,

– Okulda hız sınırları düsüktür, kimse tozunu attırarak yayaların yanından arabalarıyla geçmez,

– Kültür işlerinin tüm uyuzluğuna rağmen okulda bölüm dışındaki faaliyetlerle ilgilenmek çekici hale gelmiştir, insanlar (mühendisler hariç :)) bu sayede dünyalarını biraz daha zenginleştirme fırsatı bulur,

– Şehirde giyemecegin kıyafetleri giyersin, kimse laf etmez.

– Heykelleri vardir ODTÜ’nün, sanata yer vardır binaların arasında. aynı şekilde yayılabileceğin çimlere ve en güzeli de ormanı vardır ya. gider kaybolursun.

– Lisede senin seçmediğin bir sosyal ortamdan sonra ilk kez kendi seçtiğin, kafası çalışan insanlarla biraraya gelmek için insanın hayatındaki güzel bir fırsattır.

– Kendisini çevreleyen ve insanı yutan tüm karmaşa ve çirkinligin ortasında, öğrencilere kendilerinin seçebileceği zenginlikleri sunan bir vaha gibidir ve bu kültürü bulaşıcıdır insanlar arasinda, herseyin temelinde saygi ve tahammül vardır da ondan.

Ankara, 10 Ekim 2010

56 thoughts on “ODTÜ Neden Farklıdır?

  1. Eline sağlık Bahtiyarcım. çok güzel anlatmışsın. 🙂 bir daha üniversite okumak geldi içimden. Ama yine Emre Can, Cenk ve diğerleri olsun sınıfımda. )

  2. Bende halam sayesinde sıklıkla gittiğim ODTÜ’yü çocukluğumdan bu yana tanıyorum. Halâ görmediğim-duymadığım yüzlerce özelliği olduğuna eminim. Yurtdışındaki üniversitlerden ülkemde de olduğunu bilmek beni hep rahatlatmıştır. Ama kader fen okumaya ittiğinden bu yana içimdeki uhte kalakaldı. Ben ODTÜ’lü olmayan bir ODTÜ hayranı olarak okuduğum üniversitenin bir amele yetiştiricisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sürekli bahsi geçen ODTÜ snoop’luğunu çözemesem de, kendilerine olan güvenin nasıl pompalandığını ve pratik hayatta bu güvenin işe yaradığını gözlerimle defalarca görmüşümdür. Özellikle İngiltere ve Amerika’da görülen mezundaşlık ya da mezunların bir aile gibi üniversite ve üniversitelileri koruyup kollaması ticari hayatta tutunacak bir dal daha yaratıyor. Mezunlar derneği ODTÜ de görevini fazlasıyla yapar durumda bildiğim kadarıyla. Gözümde bir Stanford bir de METU diyorum 😉 . Yazılım okumak isteyen birisi için ilk seçenek olmasa da kampüs hayatı ile hayallerimi süsleyecek bir gençlik rüyası olarak kalacak ODTÜ bende. Yazı çok güzel teşekkürler BAH.

  3. elinize sağlık Hocam ! neden farklıdır, buna verecek cevabım çok ama ilk aklıma gelen keyifle nefes aldığım ve kendimi evde gibi hissettiğim bir yer olduğu için farklıdır ODTÜ benim için.

  4. Sizin de sıraladığınız birçok iyi özelliği olmakla birlikte ODTÜ’nün kötü tarafları da var. Aslında kötü yanları da, iyi yanlarının yan etkileri sanırım 🙂 Şöyle ki, ODTÜ her şeyi kampüsünde barındırıp sunmakla, dışarıya göre gayet “özgür” bir ortam yaratsa da, dış etkilere son derece kapalı ve etkileşim yoluyla değişmesi zor bir kültür ve anlayışın oluşmasına yol açıyor bana kalırsa. Örneğin, ODTÜ’de öğrenciyken, benle birlikte öğrenci olanların hem akademik hem de sosyal bakımdan ODTÜ’nün “en iyi” olduğunu çok kereler söylediğini hatırlarım. Bunu söyleyen insanlar, hemen her zaman, başka bir üniversitede bulunmayı ve başka bir şehirde öğrenci olmayı tatmamış kişiler olurdu, ve gayet zeki kişiler olurdu. Mezunlarının ve ODTÜ mezunu akademik personelinin mezuniyet sonrası yapıp ettiklerinin çok çeşitli olmaması da buna bir örnektir. Hep duyduğum şuydu mesela: MBA yapayım, Amerika’ya gideyim… Akademik olunacaksa, ODTÜ’ye geri dönülür… ODTÜ’lü, içinde yaşadığı kültüre o kadar bağımlı ve dış dünyadan o kadar kopuk hale gelebiliyor ki, kendisine hayatta alternatif bir yol çizmeyi aklına bile getirmiyor. Hep, diğer mükemmel ODTÜ mezunlarının yaptığı işler, onların gittiği yollar… Bu “tek tip”lik, beni sıkmıştır. Böyle olunca “nitelikli” ODTÜ’lünün toplumu iyi yönde değiştirme şansı da azalıyor. Tabii bunlar çok kaba genellemeler, bir sürü istisna da olabilir. Neyse işte. Ben ODTÜ mezunuyum, orada 6 yıl geçirdim, ODTÜ’nün birçok yanına sizin gibi hala hayranım. Fakat İstanbul’u gördükten sonra, İTÜ’yü de gördükten sonra mesela, ODTÜ’nün bana “katamadıklarını” da idrak ettim. ODTÜ’yü ODTÜ yapanın, Ankara’nın çok az alternatif sunabilen yaşamı olabileceğini de gördüm. Lafı uzattım özür dilerim… Kalın sağlıcakla.

    • hemfikirim hocam…elbette çok farklı,kaliteli ve öyle insanlar çıkarıyor çevreye;lakin dediğiniz gibi her ne kadar açık görüşlü bireyler yatişiyor gözükse de-ki öyle- tek bir noktada bu olmuyor,diğerlerini görmüyorlar,diğer dünyalar,diğer hayatlar…perspektif bir noktada tıkanıyor..işte bu da, her ne kadar gelişmişliği ve özgürlüğü aşılayan ortam olmasına rağmen,dar görüşlülüğü de açığa çıkarıyor…Dünya geniştir,ne kadar ilerlerseniz o kadar daha fazla yeni şeyler bulursunuz derinlere indikçe…Saygılar

  5. Bu arada, kaçırmışım:

    “Kültür işlerinin tüm uyuzluğuna rağmen okulda bölüm dışındaki faaliyetlerle ilgilenmek çekici hale gelmiştir, insanlar (mühendisler hariç 🙂 ) bu sayede dünyalarını biraz daha zenginleştirme fırsatı bulur”…

    Diyorsunuz. Tabii ki şakayla karışık. Ama bu mühendislerle ilgili yaklaşımınız, ODTÜ’lünün dünyaya “kategorize ederek” bakışına çok iyi bir örnektir bence. Bu tip aşırı kategorizasyonlar, şahsi fikrim, ODTÜ’ye hastır. Çünkü gerçekten de aslında mühendisler orada birbirine çok benzer, buna uygun olarak onlara bakışta da büyük ön yargılar vardır. 8.Yurt’ta kalanların hiçbirinin kız arkadaşının olmadığı, Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitimin çok berbat olduğu, Beşeri’de okuyanların kafasının çalışmadığı… daha neler neler. Lütfen yanlış anlamayın, bunları siz de söylüyorsunuz demiyorum… ODTÜ, “standartlaştıran” bir yerdir. Oradan geçen her birey belli bir kalite düzeyinin üstüne çıkar, ama her standartlaşmanın bir bedeli vardır. Karşı örnek vereyim: İTÜ’de hiçbir standart yoktur. Gerçekten eşşek bağlasanız mezun olur. Çok aptal adamlar vardır. Ama öylesine akıllı ve değişik adamlar da vardır ki ancak İTÜ’de barınabilirler, ODTÜ’nün tektipleştirici ortamı onları kaldıramaz…..

    • merhaba, yorumlarınız için çok teşekkürler… tek nokta, mühendisler için söyleneni ben değil sorduğum insanlardan biri söylemiş. bilginize

    • Konu İTÜ değil konu ODTÜ. İTÜ nasıl araya sıkıştırıldı? Konu böyle açılmışken ben de birkaç görüşümü yazayım:

      * Hem İTÜ hem de ODTÜ hakkında bilgisi olan biri olarak mühendislikte İTÜ çok daha iyidir. İTÜ’deki eğitimin daha ağır olduğu kanaatine vardım.
      * İTÜ’ye bağlanılacak eşek ODTÜ’ye de bağlansa aynı şekilde mezun olur.
      * Temel bilimlerde Kimya, Kimya Mühendisliği ve Maden alanları hariç ODTÜ daha iyi (sanırım)
      * Genel olarak İTÜ’de birçok iş standartlaşmıştır. İTÜ’yü daha sistemli bir üniversite olarak gördüm.
      * ODTÜ’ye giren öğrencilerin puanları genellikle daha yüksektir. ODTÜ’nün İTÜ karşısındaki belki tek artısı budur.
      * ODTÜ güzel üniversite. Öğrencileri de güzel ve kaliteli insanlar. İTÜ de öyle.
      * Kütüphanecilik İTÜ’de çok çok daha iyi.
      * İkisine de çamur atan kişiler her zaman vardır. İTÜ’nün kendi öğrencileri İTÜ’ye çamur atmakta hiç acımaz. Belki bu yüzden daha iyi bir üniversite.

      Çok madde ekleyebilirim. İkisi de güzel üniversiteler. İkisine de gidilebilir ve okunabilir.

      Benim oyum İTÜ ‘ye.

    • Yazmadan edemedim. Üniversite sizi bir yere kadar geliştirir. İş sizde biter. Bu iki üniversiteden hangisine girdiğiniz hayatınızda büyük bir fark yaratmayacak. İş başvurusunda birbirinin önüne alınmayan iki üniversite. İkisi de ülkenin oturmuş önemli üniversiteleri…KENDİNİZE BİRŞEYLER KATMAYA BAKINIZ.

  6. Yazınız çok güzel. İzin verirseniz link vererek kısmen ya da tamamen web sayfamda yer vermek isterim.

  7. Geri bildirim: 2010 yılı değerlendirmesi | Dünyadan Sesler!

  8. Mezun olduğumdan bu yana aklımdan çıkmayan kampüsümün bu denli güzel anlatılması ve aynı hisleri paylaştığım bunca kişiyi görmek çok mutlu etti beni. Hayatımın en dolu dolu, en mutlu, en enerjisi bol, en, en en … 4 yılıydı. Oranın doğası, baharı, kışı, karı, atmosferi, bitmeyen enerjisi, oradaki insanlık hiçbir yerde yok … ODTÜ lü olmak hayatta başıma gelen en güzel şeydir. Sayesinde de daha birçok güzel şeye sahibim. ODTÜ çok güzel bir hayaldir, anlat anlat kelimeler yetmez, bitmez. Yaşanınca
    anlaşılır en iyi.

    Emeğinize teşekkürler, yazınızı okumak bir zevkti.

  9. Bir ekleme: ODTÜ’de ‘ben bilmiyorum’ cümlesine gösterilen anlayış da oldukça yüksektir.. Kaç defa dedim, ‘Ben gitar çalmayı bilmiyorum’ ‘Ben solfej bilmiyorum’ ‘Ben şu kişiyi hiç duymadım’ diye… Karşınızdaki kişi hiç tereddüt etmeden, gayet rahat ve kendi birikimiyle böbürlenmeden şunu söyler: “Olsun, öğrenirsin”… Daha sonra da anlatacak bir birikimi varsa heyecanla anlatmaya koyulur..”Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp” ifadesini yaşayabilirsiniz burada..

  10. biraz abartmamış mısın? yani odtü de özgürlükten bahsederken türban yasağıyla ilgili hala radikal bi kararının olmayışını da göz önünde bulundurdunuz mu? sadece belli bir kesimin özgürlüğünden bahsediyorsunuz..her çeşit öğrenci kendi fikrini istediği gibi savunabiliyor mu? neden odtü daha çok ” devrim” le anılıyor?özgürlük bu mu? odtü’lünün milliyetçiliğini anlıyorum ama eksik yanları da çok..

    • merhaba İrem,

      ben bu yazıyı kaleme alırken tamamen kendi hislerim ve tecrübemi aktarmıştım. herkesin yaşadıkları ve hisleri elbette birbirinden farklı. ODTÜ’nün çok farklı ve güzel olduğunu düşünüyorum hala.

      ama bu senin yaptığın tespitlerin yanlış olduğunu ya da var olmadığını söylemiyor. elbette derslere giremeyen arkadaşlarımız olduğunda bizim de boğazlarımız tıkanıyordu ve arkadaşlarımızın yanında yer alıyorduk gerektiğinde. bunlarda tasvip edilecek bir yan yok, kabul ediyorum.

      yorumlarını paylaştığın için teşekkür ederim.

      bahtiyar

  11. Çok güzel yazmışsınız, tebrik ve teşekkür ederim. Keşke bir daha okuyabilsem, çok özledim ODTÜ’mü.

  12. Ya ODTÜ’lü bir evlada sahip olmanın gururu???Bu da anlatılamıyacak kadar güzel bir duygu…Bu gururun ne kadar haklı olduğunu yazınızı okuyunca bir kez daha anladım.Bu güzel yazınız için teşekkürler…

  13. Bahtiyar Hocam, elinize sağlık gerçekten çok güzel bir yazı olmuş. ODTÜ’de geçirdiğim yıllar geçti aklımdan, çok yol kat etmişim, çok yoğrulmuşum bu yıllarda….

  14. ODTÜ kendimi güvende hissettiğim yegane yer. Burada bana zarar verebilecek en ufak şey dahi yok. Barışı ve huzuru tüm benliğinizde hissedersiniz güzelim ODTÜ’de.
    Sevgiler.

    • alakası var olacaktı o saygıdeğer odtü lü,bi hacettepeli olarak çok abarttığınızı düşünüyorum odtü yü

  15. Bahtiyar Hocam, muhteşem bir yazı bu 🙂 Hatta az bile yazmışsın 🙂 Herhangi bir iletişim bilgisi vb alabilir miyim? Bazı sorularım/danışacaklarım olacak, eğer kabul edersen.

    Saygılar.

  16. selam arkadaşlar ,
    belki ODTÜ Ankara kampüsünde okuyacak kadar zeki değildim ama yazıyı okuyunca ODTÜ farkı hissedek kadar şanslıyım sanırım çünkü ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsündeym. bölüme gecemedim henüz ama hazırlığın her türlü stresini, heyecanını , sevincini ve 1 puanın bile korkusunu yaşadım çünkü yaz okuluna kaldım.kampüs hayatı o kadar canlı değil ama bizim bir maazeretimiz var Akdenizin incisindeyz Kıbrıs’tayız 🙂 daha çok secenek var , herkesi tanırsınız , kendizni daha rahat ve daha şanslı hissedesnz bir akşam yemeğinde hocanızla karşı karşıya yiyebilecek kadar ..
    biraz uzattım ama bunlara rağmen hala anlatılmayan çok şey var .ODTÜ KKK ‘lı olmak bir tatlı bir risktir 🙂
    ..ve sene sonu gelir gidenler , yaz okuluna kalanlar , bölüme gecemeyenler , ayrılanlar böyle uzyıp gider .. bir telaş başlar uygun bir uçak bileti , yada bir gemi bileti yada yer olmadığı için bir hafta bile havuzda ve bilgisayar başında geçirmek zorunda kalanlar ..

  17. bence biraz abartmışsınız. çünkü özgürlük noktasında ODTÜ sınıfta kalır. 5 yıldır ODTÜ deyim ve şunu çok iyi öğrendim bazı marjinal kesimlerin istediği doğrultuda olursan ODTÜ bir çok olanak sunar diğer türlü kampüs baskısının alasını yaşatırlar..
    daha bir çok şey var yazılması gereken ama kısaca şunu söyleyebilirim ODTÜ abarttığınız kadar güzel bir yer değil en azından özgürlükler açısından.

    • kesinlikle katılıyorum, sadece belli kesimin pohpohlandığı özgüven kazandırıldığı sözde sosyalist üniversitede burgerkingin açılması, sağlık çalışanlarının ilgisizliği, yapılan sınavların çoğunun hocaların istediği notları vermeye müsait olması odtüyü sadece belli bir gurubun üniversitesi yapmıştır; okuduğum yorumların çok azında eleştri gördüm ve bu duruşunuz için kutluyorum,, Odtünün öncelikle kişisel kannat özgürlüğü deverimini kendi kampüsünde yaparak başlamalıdır. Aksi takdirde güzel tarafları anlamını yitirir bana göre

  18. süper bi yazı olmuş hocam 🙂 ODTÜ her öğrencının okuması gereken bir üniversite . 🙂

  19. Geri bildirim: Anonim

  20. “ODTÜ’lü olmak ne demektir?” sorusuna verdiğim iki yanıttan sonra bu yazıyı bana gönderdiler. O soruya verdiğim yanıtı buraya da ekleyeyim:
    1. ODTÜ’lü olmak, iyi bir geleceğinin olacağı yanılsamasına kapılmak demektir.
    2. ODTÜ’lü olmak, kendini içinden çıkamayacağın bir “daha” duygusuna esir etmektir.

  21. biraz abartılmış,ben lisedeyken de çok başarılı değildim,geçen sene kazandım,pek bişey kattığını düşünmüyorum,sürekli protesto,bilim yuvası değil sosyoloji yuvasıdır ODTÜ,gün geçtikçe kalitesiz öğrenci sayısı artıyor,benim görebildiklerim bunlar.

  22. Yazınızı ilgiyle ve beğenerek okudum. Bende bu sene lise 4 teyim bu sene ODTÜ yü kazanacağıma çok fazla inanmıyorum ama olur ki tercih yapmayıpta 2. sene hazırlanırsam şu yazınızdan sonra ODTÜ tercihlerim arasında üst sırada olacaktır. Ben hep ODTÜ’nün zorlayıcı,ders bakımından ağır yönlerini duyduğum için açıkcası biraz korkmuştum ama sizin bu yazınız beni rahatlattı. Çok teşekkür ederim ..Hayatınızda başarı hiçbir zaman yanınızdan ayrılmasın 🙂

    • Merhaba Dilek. Yazıyı beğenmene çok sevindim. Sana zorlu sınavlarda başarılar. Okul çok önemli. Okuyacağin okul belki de sececegin bölüm kadar değerli. Kolay gelsin.

  23. Geri bildirim: Su çiçeği adamı erkek yapar: Benim 90’larım. « YILDIRAY LiSE

  24. Sevgili Bahtiyar, yazın muhteşem olmuş. ODTU’yu layıkıyla yaşayan bir insanın ruhundan kopup gelen cümleler bunlar. Ne mutlu sana ki ODTU’yu kıymetini bilerek yaşamışsın, öyle çok insan tanıyorum ki Odtü ormanına bir kez bile gitmeden cafede king oynayarak ya da bilardocuda karanlıklarda günlerini geçirdi. Beni yakından tanıyorsun, Yalıncak’ta Samsun’da Mersin’de gittiğimiz kuş gözlem kamplarında untulmaz anılarımız var, ben Burcu’yu ve seni asla unutmadım umarım şimdi sen de beni hatırlamışsındır. O günler gerçekten unutulmazdı, benim de senin gibi hayatımın en özgür, en derin yaşadığım ve her anından zevk aldığım muhteşem bir zaman dilimiydi.
    Sana çok yakında facebooktan yazacagım, resimleri görünce de bir tuhaf oldum, ismini çoktan unuttuğum ama o günlerde Kuş Gözlem Topluluğundan hatırladığım arkadaşların yüzlerini gördüm. Umarım hayatında herşey yolundadır. Görüşmek üzere.

  25. Bu yazıyı araştırma yaparken buldum ve çok sevim. Odt’de okumak istiyorum ve aynı anda aydınlatıcı ve samimi bir yazı daha bulamadım böyle 🙂

    Lise 3 eşit ağırlık örencisiyim, ODTÜ’de uluslararsı ilişkiler okumak istiyorum. Araştırıyorum elimden geldiğince ama üniversitenin genel tanıtımı ağırlıkta. Bölümle ilgili ayrıntılı bilgi bulamıyorum. Bölümün içindeki insanlardan ayrıntılı yorum bulabileceğim bir kaynak veya paylaşabileceğiniz bilginiz varsa çok sevinirim ^^

  26. Merhaba yazınıza odtüyle ilgili şeyler okurken rastladım ve büyük bi şans oldu benim icin cünku ben de odtüde matematik bölümünde 1.sınıfım bu sene henüz sayfanizi tam olarak inclyemedim belki anlatmissinizdir ama bikac sey sormak istiyorum. Her yerde bu bölümden mezun olmanın çok zor oldugunu okuyorum duyuyorum insanların, yarısında bu bölümü bıraktıklarını ya da 6-7senede ancak bitirebildiklerini söylüyor herkes ve benim de şu ana kdar aldığım notlar pek de iç açıcı değil açıkçası yani tabi bir de mezun olduktan sonrasıyla ilgili kaygılar var ne olabileceğime dair çok da bilgim yok bankac ılıktan başka, . O yüzden eğer daha önceden yazmadiysaniz biraz da bölümden bahseder misiniz (Dediğim gibi henüz sayfanın tamamını inceleyemedim)

  27. Merhaba hocam öncelikle şunu söylemek isterim ki yazınız mükemmel olmuş odtu bu kadar güzel anlatılabilirdi bence. Şuan lise 3. Sınıf okuyorum ama kuzenim sayesinde odtu’de yaklaşık 2 ay kadar kaldım yaz aylarında ve o kadar güzeldiki herşey kampüsü devrim stadı anlatılmaz bi duygu Odtu deki ortamı görünce içimdeki üniversiteli olma heyecanı çığ gibi büyüdü 🙂 inşallah bende böyle güzel bi üniversite kazanabilirim 🙂

    • Yorumlar harika suan 1.sinif ktü elektronik muh.okuyorum tekrar hazirlaniorum odtu icin ama birazda bölümlerin akedemik yönden kattiği başarilar hakkinda neler söylebilirsiniz yani odtu die gidip maden mühendisligi yazilmalimi yada matematik?odtu nun sacma bölümleri tutmasina rağmen gelecek kaygilari yuzunden burayi yazdim ama ölüyorum okuyamiyorum sizce hangi amaçlar uğruna hangi bölümler okunmali yada sadece iyi universtemi seçilmeli teşekkur ederim ..

  28. Odtü içinde otostop geleneği bittiği gün Otdü bitmiştir. Ve otostop bitti.

  29. yüreğine sağlık hocam ODTÜ lü olarak okurken çok duygulandım.26 yıl oldu mezun olalı ama bir yanım hep odtü de kaldı.yazınız için teşekkürler.odtü lüyü sadece odtülüler anlayabilir.

  30. odtüde seviye berbat halde, odtu bu haldeyse turkiyenin kalanı kim bilir ne halde. odtude ders almış, amerikada da ders almış biri olarak görüşlerim budur.

  31. Odtü yü ilk tercihime yazmak konusunda yurttan dolayı çekimserdim. (Dgs ile geçiş yapıyorum bu sene.) Puanım yetmesine ve annemin ısrarla gitmemi söylemesine rağmen Ankara istemiyordum. (Sebebim : Annem emekli ve yurt çıkmadığı taktirde çok zorlanacak maddi olarak.) Bu yazıyı okumak gerçekten iyi geldi. Sanırım bölüm kadar üniversitenin de iyi olması gerektiği konusunda haklı. Anlattığınıza göre yurt çıkması da çok zor değilmiş. Şuan daha sıcak baktım. Eminim tercih edecek bir çok kişinin de çoğu konuda aydınlanmasını sağladınız. Teşekkürler.

  32. Ben odtüyü kücüklüğümden beri istiyorum farklı bi hayal benim icin en düsük bölümü bile olsa benim icin odtü olsun yeter ama puanı zor nasıl yapıcağım bilmiyorum

  33. Bende pau de okuyorum boyle rezil boyle kotu bi uni gormedim hayatim . Gecme notu 60 devamszlik 4 hafta . Derslerden 49 da kalanlar birdaha geciyo hocalar 1 puan dahi vermiyo bzde boyle biyerdeyz istee

YUSUF ALDIRMAZ için bir cevap yazın Cevabı iptal et